Mesaj Sayısı: 3023 Katılım Tarihi: 10.01.09 İl / İlçe: Edirne Yaş : 58
Türk yapımı olarak vizyona girmiş bir film seyretmeden önce yorumlarını okudum ve herkes süper , muhteşem bir korku filmi olduğunu söylemiş kendi yorumlarında merak ettim seyrettim bir şu korku filmi bu kadar komik küçük düşüren islamı ve Türkiyeyi kötü gösteren hatta 3. dünya ülkelerinin altında gösteren bir film...
ŞÖYLEKİ : Burada yani Türkiyede en ücra köylerinde bile internet olarak Adsl nin varlığı olmasına rağmen istanbulun ilçesi gibi bir yerde halen intenernet dial up ile bağlanılıyor bu komikti iki Filmde Amerika daki ölümler haberlerde geçiyor Amerikadaki bilim adamları bile bu ölümleri intiharları çözemiyorsa biz kimizki bunun çözümünü bulacağız gibisinden bir hava yaratılıyor buda komik artı Türkiyede modern bir ülke olmasına rağmen iki sahnede taşıma aracında minibüs kara çarşafa bürünmüş tek bir kadın gösteriliyor ya arkadaş biz bumuyuz yani islam dini bumudur ? Bunlar komik şeyler olarak ve birazda kızdım saçmalığın daniskası ... Kurân î Kerim i gözden geçirdim ... Altta aldığım çıkardığım notları yazacağım ...
Kıyametin habercisi Deccal ve dâbbetü' l - arz ' ın çıkışıdır. Peygamberimiz S.A.V. bildirir:
Onun alametlerinden biri, güneşin battığı yerden doğması ve kuşluk vakti insanların üzerine dâbbe 'nin çıkmasıdır. Bu alametlerden hangisi önce belirirse, ötekisi onu kısa zamanda takip edecektir. (Müslim, Fiten, 118; İbn Hanbel, Müsned, II, 201)
Dâbbe, yanında Hz. Musa' nın asâsı ve Hz. Süleyman' ın mührü olduğu halde çıkar. Mü' minin yüzünü asa ile parlatacak, kâfirin burnunu da mühürle damgalayacak. O zamanda yaşayan insanlar bir araya geldiklerinde kim mü' min kim kâfir belli olacak. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 491)
Dâbbe kelimesi canlı, hareket eden varlık anlamında kullanılır.
Burada Dâbbetül arz acaba tek bir kişi midir sorusu akla gelir. Tek bir kişinin o kadar insana muhatap olması düşünülmez. Böyle düşünürsek onun başka bir tür olarak görmek mümkündür.
Dâbbenin ne olduğu konusunda değişik yorumlar vardır. Mesela Hz. Alinin şöyle dediği söyleniyor.Bundan murat kuyruklu değil sakallı dâbbedir.Bu söyleyişle bazı şerli insanları gösterdiği anlaşılabilir.
Kur anda Dâbbe
Dâbbe kelimesi Kur anda on dört kere geçiyor. Dâbbe kelimesinin çoğulu devâbb ise dört kere geçiyor.
Yeryüzünde yaşayan bütün canlıların (her dâbbe' nin) rızkı ancak Allah' a aittir. (Hûd, 6)
Her canlının (dâbbe' nin) dizgini Allah' ın elindedir. (Hud, 56)
Allah her canlıyı (dâbbeyi) sudan yaratmıştır. Bunlardan kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayakla yürür, kimi de dört ayakla yürür. Allah dilediğini yaratır. Allah, şüphesiz her şeye kadirdir. (Nûr, 45)
Neml suresi 82. ayette dâbbetül arz ise, müfessirlerce genelde kıyamet alameti olarak söylenir.
Tehdit edildikleri şey başlarına geldiği zaman onlara yerden bir dâbbe çıkarırız da, insanların âyetlerimize kesin olarak inanmadıklarını kendilerine söyler.
Dâbbe neler söylüyor.
Bence âlem İlahi ayetlerle doludur. Okuyan insanların çoğumuz bu ayetleri anlamayız, günlük yaşarız, dünyevi zevkler için günlerimizi geçiririz. Allah, biz insanları uyarmak için zaman zaman felaketler gönderir. Bu, bir deprem, bir kasırga, bir sel olabilir. Bazende hayvanlar olabilir. Allahın sopası yoktur.
Kur ana baktığımızda bazı kavimlere bazı hayvanların ceza olarak gönderildiklerini görürüz. Mesela Firavun ve kavmine bit, çekirge ve kurbağa gönderilmiş, bunlar her tarafı istila ederek o inatçı insanları cezalandırmışlardır. Bunların benzerlerini günümüzde de görmek mümkündür. Rüzgarın dişleri denilen çekirgeler kara bir bulut halinde gelip ekin tarlasına iner ve tekrar havalandıklarında geride işe yarar bir şey bırakmazlar.
Ka beyi yıkmak için gelen Ebrehe ve ordusuna sürüler halinde kuşlar gönderilmiş, bunlar gaga ve ayaklarında taşıdıkları özel taşları bu zalimlere yağdırmışlar, onları darmadağın etmişlerdir. Bu olaylar Kur anda özel bir sureyle anlatılır. Fil suresinde anlatılan bu olay, peygamberimiz S.A.V. dünyaya teşriflerinden kısa bir süre önce meydana gelmiştir. Surede geçen ebabil kelimesi kuşların sürüler halinde geldiklerini ifade eder.
Kur an, göklerin ve yerin askerlerinin Allahın emrinde olduklarını bildirir. (Müddessir 31) Allah dilediği zaman bu askerlerini inatçı kimseleri cezalandırmada kullanır. Mesela su rahmettir. Ama Allah dilerse, Nuhun kavmini helak eden bir tufana dönüşür. Gökten bardaktan boşanırcasına yağmur indirilir, yerden sular fışkırtılır. Bunun sonunda, asi ve mütemerrit bir kavim sulara gark olur, tarih sahnesinden silinir.
Bazı insanlar bu olayları tesadüfle açıklamaya çalışır. Ama evrende tesadüfe asla yer yoktur. Einsteinin ifadesiyle Allah zar atmaz. Yani işini ihtimale bırakmaz. Hamdi Yazır' ın da yazdığı gibi, bizim tesadüf olarak gördüğümüz şeyler, gerçekte İlâhî birer tasarruftur.
Kur' anın insanoğluna bildirdiğine göre, Cenab-ı Hak her an tasarruftadır. (Rahman, 29) Şu âlem yoktan var edilmesiyle Yüce Yaratıcıyı gösterdiği gibi, atomdan galaksilere varıncaya kadar her şeyde meydana gelen faaliyetlerle O' nun tasarruflarından haber verir. Cenab-ı Hak, kâinatı yaratıp, sonra onu kurulmuş saat gibi kendi halinde işlemeye terketmiş değildir. Bir zerre bile Onun izni olmadan hareket etmez. Bir yaprak bile Onun ilmi dışında yere düşmez.(En' am, 59) Hiçbir dişi O' nun bilgisi dışında hamile kalmaz ve doğurmaz. (Fatır, 11) Deli dolu esiyor görülen rüzgâr, rast gele değil, Onun emrettiği şekilde eser. Bazen meltem olur yüzümüzü okşar, bazen fırtına olur, bir azap kamçısı olarak görev yapar.
Dâbbe ile ilgili yorumları okuduğumda bu dâbbenin ahırzamanda insanların taman yoldan çıkmalarıyla onlara ceza olarak çıkacağı anlaşılıyor. Mü minler imanın bereketiyle ondan zarar görmezler, ama isyankar insanlar bununla cezalandırılırlar...